.Ekrem İmamoğlu, The New York Times için yazdı
Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kaleme aldığı yazıda ABD ve Avrupa'da kendisinin tutuklanmasına yeterince tepki verilmediğini öne sürdü. İmamoğlu, "Adalet ve demokrasi için mücadele eden Türkiye ve dünya halkına inancım tam" ifadesini kullandı.
Yolsuzluk ve Tepkiler
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde devam eden yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nu savunmak amacıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Batı medyasında Türkiye'yi eleştirmişti. Bu durum, partinin uzun yıllardır uyguladığı bir strateji olarak dikkat çekiyor. CHP'nin geçmişteki tutumları göz önüne alındığında, bu tür yürüttükleri kampanyaların hedefi, Türkiye'deki olumsuz imajı düzeltmek ve uluslararası camiada destek aramak oldu. İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından, muhalefetin bu konuyu nasıl yönettiği ve kamuoyunu bilgilendirme yöntemleri sıkça gündeme geliyor. Özel’in Batı medyasına yönelik yaptığı açıklamalar, muhalefetin bu tür olaylara yaklaşımının ve kendi siyasi konumlarını nasıl korumaya çalıştığının bir örneği olarak değerlendiriliyor.
İmamoğlu’nun Tutuklanması ve Yazı Üzerine Görüşler
Ekrem İmamoğlu, The New York Times’da yayımlanan yazısında "Ben Cumhurbaşkanı'nın ana rakibiyim" diyerek, tutuklanmasının arkasında yatan siyasi nedenlere dikkat çekti. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz dönemlerde desteklediği adaylarla kıyaslandığında, kendi başarılarına vurgu yaptı ve bu soruşturmayı beklemediğini dile getirdi. Yazısında Türkiye'deki adaletsizliklerin yanı sıra ekonomik zorluklara da değinerek, halkın taşıdığı öfkenin artık bir eyleme dönüşme aşamasında olduğunu ifade etti. Kendine destek bulan bir politikacı olarak, "Susturulamayacaklar" ifadesiyle halkın bu baskılar karşısında daha fazla dayanışma göstereceğini belirtti. İmamoğlu'nun yazısı, hem içerik hem de üslup olarak yoksulluk ve adaletsizliğe karşı duyulan öfkeyi dile getiren önemli bir açıklama kategorisine girmektedir.
Demokrasi Üzerine Tehditler ve İmamoğlu’nun Mesajları
İmamoğlu, yazısında Türkiye'nin mevcut siyasetinin yıllar içinde nasıl bir korku rejimine dönüştüğünü eleştirdi. Erdoğan yönetiminin demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini zayıflattığını belirtirken, bunun medyada sansüre, seçilmişlerin görevden alınmasına ve genel olarak yargı bağımsızlığının kaybına yol açtığını vurguladı. Son dönemlerde gerçekleşen kitlesel gözaltıların, iktidarın ne denli otoriter hale geldiğinin önemli bir göstergesi olduğu mesajını verdi. İmamoğlu, demokrasi mücadelesinin sadece kendi şahsi durumu değil, aynı zamanda ülkenin geleceği açısından da kritik bir önem taşıdığını söyledi. Yazısı, Türkiye’deki siyasi iklimin ne denli mücadele gerektirdiğine dair bir perspektif sunuyor.
Uluslararası Tepkilerin Yetersizliği
İmamoğlu, tutuklanmasıyla ilgili olarak, uluslararası kamuoyunun sessizliğine dikkat çekiyor. ABD’nin sadece “endişe” bildirip güçlü bir tepki vermemesinin eleştirisini yaparken, Avrupa liderlerinin de benzer bir şekilde pasif kaldığını belirtti. Ankara'daki otoriter uygulamalara karşı ciddi bir tepkisinin olmaması, uluslararası ilişkiler açısından endişe verici bir durum oluşturdu. Bu tepkisizlik, özellikle insan hakları ihlalleri bağlamında, diğer ülkelerin politikasını sorgulatıyor. İmamoğlu, Türk demokrasisinin korunmasının hem ulusal hem de uluslararası platformda hayati bir meseleyi teşkil ettiğini belirtiyor. dünya genelindeki hükümetlerin bu konudaki sessizliğini, demokrasinin ayakta kalması için büyük bir tehdit olarak görüyor.
Türkiye'nin Geleceği ve Demokrasi Mücadelesi
İmamoğlu'nun yazısının vurguladığı bir diğer önemli nokta, Türkiye'nin stratejik önemi ve bu durumun insan hakları ihlalleri karşısında göz ardı edilmemesi gerektiğidir. Olası jeopolitik hesapların insan hakları ihlalleri ile yan yana yürütülemeyeceğini ifade eden İmamoğlu, demokrasinin ayakta kalmasının sadece Türkiye için değil, dünya çapında insani değerlere de hizmet ettiğini belirtti. Barış ve adalet arayışının köklü bir temel üzerine inşa edilmesi gerektiğinin altını çizerken, bu yolda yürüyen halkların mücadelelerinin önemine vurgu yaptı. İmamoğlu’nun kelimeleri, sadece bir kişisel manifestodan öte, dünya üzerindeki adaletin ve eşitliğin sağlanmasında Türkiye’nin yerinin ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. "Adalet ve demokrasi için mücadele eden Türkiye ve dünya halkına inancım tam" ifadesi, bu bağlamda bir çağrı niteliği taşımaktadır.