Metin Yıldız, Ekrem İmamoğlu'na destek vermemesi nedeniyle muhalefetten eleştiriler almasına rağmen, bu sefer Gezi Parkı olaylarının arka planını anlattı. Ünlü isimlerin etkinlikten uzaklaşmasını eleştiren Yıldız, dikkat çeken iddialarda bulundu. Özellikle, Gezi Parkı döneminde en önde bağıran isimlerin, şimdilerde televizyon dizilerinde başrol oynadıklarını belirtti.
Boykot ve Eleştirilerin Arkası
Son günlerde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik ağır eleştiriler ve boykot kampanyaları gündemi meşgul etmeye devam ediyor. CHP, İmamoğlu’nu desteklemek amacıyla başlattığı boykotta bazı sanatçıların yer almadığını öne sürerek, bu durum sanatsal camiada ciddi bir tartışma yarattı. Metin Yıldız gibi isimler, bu kampanyaya sessiz kalmaları nedeniyle eleştirilmektedir. İmamoğlu'nun destekçileri, bu durumun adeta bir linç kampanyasına dönüştüğünü belirtirken, ünlü isimlerin bu süreçteki tutumları da sorgulanıyor.
Metin Yıldız'ın Sessizliğine Tepkiler
Daha önce İmamoğlu'nun yakın destekçilerinden biri olduğunu ifade eden Metin Yıldız, kampanya sırasında sessiz kalması nedeniyle sosyal medyada yoğun eleştirilerin hedefi oldu. Yıldız, sosyal medyada paylaşılan eski fotoğraflarında İmamoğlu ile birlikte yer almasının ardından, “Neden destek vermiyorsun?” sorularıyla karşılaştı. Gözler önünde yaşanan bu gelişmelere yanıt olarak, "Çalışma temposu çok yoğun, bu nedenle eleştirilerin odağı oldum" dedi. Ancak, sanat camiasında bu tür bir sessizliğin de rahatsızlık yarattığı aşikâr. Yıldız, bu olayların ardından daha fazla açıklama yapmaya yönelik adımlar atmak zorunda kaldı.
Gezi Parkı Olaylarının Gölgesinde
Gezi Parkı süreci, Türkiye'nin yakın tarihindeki en önemli olaylardan biri olduğuna dikkat çeken Yıldız, o dönemde yaşanan gelişmeleri yeniden gündeme taşıdı. Ünlü isimlerin bu süreçteki tutumlarının yanı sıra, Ayşe Barım gibi figürlerin organize ettiği etkinliklerde geçtiğimiz günlerde önemli açıklamalar yaptı. Yıldız, bu bağlamda, Gezi Parkı'na katılan sanatçıların, sonrasında kariyerlerinde kayda değer ilerlemeler kaydettiğini ve birbirlerini desteklemediklerini dile getirdi. "En önde bağıran isimler, şimdi iktidar kanadına geçmiş durumda" diyen Yıldız, bu durumun genç yeteneklere fırsat tanımadığını savundu.
Sanat Camiasındaki Tekelleşme Üzerine İfadeler
Metin Yıldız, sanat camiasında yaşanan tekelleşmeye dikkat çekerek, "Ayşe Barım ve muadilleri, gençlere yeni fırsatlar vermiyor" şeklinde ifadelerde bulundu. Gezi Parkı sürecinde sanatçıların, geçmişteki cesurlarının izlerini taşıdıklarını ancak günümüzde bu cesaretin yerini kaygıların almasıyla, sanat camiasının daraldığını belirtti. Yıldız, "Özgürce ifade edemeyen sanatçılar, iş bulmak adına çok fazla cesaret gösteremediklerini" dile getirirken, Gezi Parkı’nda yaşananları hatırlatarak bu tekelin sona ermesi gerektiğini vurguladı.
Geleceğe Dönük Umut ve Kaygılar
Son olarak, Metin Yıldız, sanatçıların gelecekte kendilerini ifade edebileceği yeni kanallara ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. "Bir gün seslerini çıkarmak için yeni fırsatlar bulacaklar" diyerek, sanat kişilerin sadece dramatik hikayelerle değil, kendi yaşamlarıyla da bağ kurarak ifade edebilecekleri bir alan yaratmalarının şart olduğunu belirtmekte. Gelecek için umutlu düşüncelere sahip olduğunu ancak halen bir çözüm bulunmadığı takdirde mevcut sıkıntıların devam edeceği öngörüsünde bulundu. Yıldız, sanat camiasının bu kaygılardan kurtulması için daha cesur adımlar atması gerektiğinin altını çizdi.
Metin Yıldız, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
Merhaba arkadaşlar. Bu gün Gezi'yi konuşacağız. Gezici sanatçılar vardı, şimdi çıtları çıkmıyor. Neden? Ayşe Barım hakkında konuşmuyorlar hiç tek kelime yok. Neden? Korkuyorlar mı? Hayır onlar korkusuzdur. Bir gün gür çıkacak sesleri. Ne zaman? Seslerini çıkarabilecekleri konforlu bir alan bulduklarında. Bunlar kol kola omuz omuza verdiklerinde birbirlerinden cesaret alan, o günün koşullarında kendilerini kahraman zanneden, halka yaranmak için ellerine geçen bu fırsatı kaçırmayan tedirgin artistlerdi. Ellerinde megafon vardı. Bir de telefon. Karşılarında kamera.
Oradaydım. Birisi tam bir aktör gibi bağırıyordu. 'Bir daha sizin dizilerinizde oynamayacağım. Bir daha sizin satılmış penguenli kanallarınızda çıkmayacağım' Çok bağırdı. Oradaydım onu alkışladım. Başka bir aktör bağırdı. 'Dizi süreleri çok uzun, yazarlar çocuklarını göremiyor' Oradaydım, onu da alkışladılar ben de alkışladım. Diğer aktör durur mu yapıştırdı cevabı. 'Set emekçileri çok zor şartlarda çalışıyor' Ben de alkışladım. Kadın aktrist de bağırdı. 'Telif Hakları Yasası çıkmalı' Daha çok alkışşş. Ben de alkışladım. Sonra bir baktık o en çok bağıran iki ay sonra dizilerdeki yerini aldı. Sadece Gezi'den iki ay sonra çıkmam dediği her yere çıktı, bir daha da oradan çıkmadı. Sonra bağıran adam, aktör gitti padişah oldu. Sonra kadın aktrist gitti kraliçe oldu. Sonra hepsi gitti en güzel yerden izlemeye başladılar dizileri. Televizyonun içinden. Hem de sıcak karavanlarında hem de klimalı hem de pek havalı hem de Ayşe Barım’lı.
Bir baktım alkışlayacak kimse kalmadı etrafta. Ben bağırdım bu sefer nerdesiniz artizler diye. Bir baktım alkışlayan yok, hepsi gitmiş. Arkamdan birileri bağırıyor; seni Gezici seni. Gezen tavuk gibi kaldık ortada. Dizi süreleri yine uzun. Set emekçileri yine yorgun. Yazarlar çocuklarından yine kopuk. Telif hakları yasasından bahseden yok. E ne oldu şimdi. Ne mi oldu ; kimin kayığına binerse onun küreğini çekenler (sözde) kazandı. Ama bir gün yine bağıracaklar. Birileri onları yine bağırtacak.. Ben, Ayşe Barım ve muadilleri tekelleşmişler, gençlere yeni yüzlere asla fırsat vermiyorlar diye bağırmaya devam edeceğim. Siz başka bir yerde bağıracaksınız. Yedirtmeyiz diye. Yemezler. Ben orada olmayacağım. Alkışlamayacağım..