Gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, "tehdit ve şantaj" suçlamasıyla gözaltına alındı ve polis tarafından evlerinde arama yapılarak dijital cihazlarına el konuldu.
Gözaltı Süreci
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürütmekte olduğu bir soruşturma kapsamında, her iki gazeteci sabah saatlerinde gözaltına alındı. Gözaltı işlemi sırasında, Soykan ve Ağırel'in evlerinde polis ekipleri tarafından detaylı arama yapıldı. Alınan bilgilere göre, gazeteciler gözaltı sürecinin ardından Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Burada sağlık kontrollerinden geçen Timur Soykan, hastane çıkışı yaptığı açıklamada, "Çeteler kaybedecek, halk kazanacak. Bunların hepsi bitecek." şeklinde ifadeler kullandı. Bu durum, gözaltına alınan gazetecilerin durumu hakkında kamuoyunda merak uyandırdı.
Avukatların Açıklamaları
Gazetecilerin avukatı Enes Ermaner, X sosyal medya platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, müvekkillerinin ifade vermeye geleceğini bildiği halde gözaltı işlemi uygulamasının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Ermaner, "İfade için randevu alan insanların gözaltına alınması, Düşman Ceza Hukuku’nun bir yansımasıdır." diyerek bu durumu eleştirdi. Ayrıca, yapılan gözaltı işlemi ve arama operasyonlarının yalnızca müvekkillerinin ifade vereceği bir süreç öncesinde gerçekleşmesi, hukukun üstünlüğüne aykırı bir durum olarak değerlendirildi. İki gazeteci de gözaltı işlemi sonrası Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
Gözaltının Gerekçeleri
Başsavcılık, Soykan ve Ağırel'in gözaltına alınma kararında, "delilleri yok etme, değiştirme ve gizleme" ihtimaline vurgu yaptı. Gözaltı kararı, yüklenen suçların ciddiyetine bakılarak alındı. Suçlamaların gerektirdiği ceza miktarı gözetilerek, her iki gazetecinin kaçma olasılığının bulunduğu ve delil karartma ihtimali göz önünde bulundurularak bu işlemin zorunlu görüldüğü ifade edildi. Bu durum, gazetecilerin tutuklanma süreçleri hakkında daha fazla tartışma ve spekülasyona yol açtı. Birçok insan, gazetecilere yöneltilen suçlamaların gerçek niyetinin ifade özgürlüğünü kısıtlama amacını taşıdığını iddia etti.
Politik Tepkiler
CHP'den ve sivil toplum kuruluşlarından gelen tepkiler, gözaltıların ardından hızla artış gösterdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, gözaltıların ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu belirtti. Yavaş, "Bu uygulamalar, gazetecilere değil düşüncelerine karşı yapılmaktadır." dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut ise, söz konusu gözaltı işlemlerinin Türkiye’deki basın özgürlüğü üzerindeki tehditleri gözler önüne serdiğini vurguladı. "Gazetecilik suç değildir" diyerek, bu tür uygulamalarla mücadele etmek gerektiğine dikkat çekti. Böylece hem muhalefet hem de toplumsal kesimler, gazetecilerin yanındaki duruşlarını açıkça ifade ettiler.
Son Gelişmeler ve Gelecek
Timur Soykan ve Murat Ağırel, yakın geçmişte Halk TV'den ayrıldıktan sonra YouTube üzerinde "Onlar TV" isimli bir platform kurmuşlardı. Yeni oluşumlarıyla yayınlarına devam eden gazetecilerin, mesleki hedeflerini sürdürme konusunda kararlı oldukları görülüyor. Gözaltı sürecinin sonuçları ve kamuoyundaki etkileri önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Gazetecilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve onlara yönelik uygulamalar, Türkiye’de medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konularında önem arz eden tartışmaları yeniden alevlendirdi. Önümüzdeki günlerde olacak gelişmeler, bu durumun ne yönde ilerleyeceğini belirleyecektir.