Türkiye'de altın ticaretiyle ilgili köklü değişiklikler devreye girmeye başladı. Özellikle 2025 yılı itibarıyla işçiliksiz altın satışının yasaklanması dikkat çekiyor. Bu düzenlemelerin yatırımcılar üzerinde önemli etkileri olacağı belirtiliyor. Finans analisti İslam Memiş, altın piyasalardaki gelişmeleri değerlendirerek, 2030 yılına kadar perakende kuyumculuğun neredeyse tamamen sona ereceğini öngörüyor. Küçük dükkanlar, sadece belirli altın türlerini satma yeteneğine sahip olacakken, büyük zincir marketler ve kurumsal firmalar piyasa hâkimiyetini elde tutacak.
Altın İthalat Yasağı ve Sonuçları
Türkiye'de uygulanmaya başlanan altın ithalat yasağı, piyasa dinamiklerini önemli ölçüde değiştirdi. Yaklaşık iki yıl önce getirilen bu yasağın etkisiyle birlikte, ülkeye külçe altın girişleri tamamen yasaklandı. Bu durum, işçilik maliyetlerinin yükselmesine yol açtı. İlk başta 1 kilogram külçe altın için işçilik bedelleri 5.000 dolara kadar çıkarken, zamanla bu maliyetler 3.000 dolara geriledi. Bugün itibarıyla ise işçilik maliyetleri 900 dolara kadar düştü. Ancak yasakların yanında, kaçakçılığın da artış göstermesi dikkat çekiyor.
Tüm dünyada Türkiye'nin altın talebinin neden bu kadar yoğun olduğu soruları gündeme gelmeye başladı. Sektördeki bu gelişmeler, birçok atölyenin kapanmasına ve üretimlerin yurtdışına kaymasına neden oldu. Bu durum, Türk altın sektörünün yeniden şekillenmesine yol açtı ve devletin de bu tür durumlara müdahale etmesine neden oldu.
Altın Standartlarının Belirlenmesi
Hazine ve Maliye Bakanlığı, altın piyasasına yönelik standartlar oluşturma kararı alarak, 0,25 gram ve 0,50 gram gibi küçük altın türlerinin üretimini yasakladı. Bu yasak, özellikle düğün ve özel günlerde sıkça tercih edilen bu tür altınların satışını etkiledi. Alım gücünün düşük olduğu bir ortamda, bu küçük gramajlı altınlar daha ulaşılabilir olduğu için tercih ediliyordu. Ancak yasağın ardından vatandaşların bu ürünlere ulaşımı neredeyse imkânsız hale geldi, bu da Türkiye'nin altın takı kültürünün zayıflamasını beraberinde getirdi.
Yeni Düzenlemeler ve Kambiyo Vergisi
2025 yılı itibarıyla gerçekleştirilen yeni düzenlemeler, altın ticareti için önemli bir değişim sürecinin başlangıcını işaret ediyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle "asar altın" ve "çekili altın" gibi işçiliksiz altın türlerinin satışı yasaklandı. Ancak vatandaşların bu tür altınları bozdurma hakkı devam ediyor. Ayrıca, bankalar aracılığıyla altın alım-satımı yapan yatırımcılara binde 2 oranında kambiyo vergisi uygulaması getirildi. Bu da her gram altın başına yaklaşık 7 TL vergi anlamına geliyor. Bu yeni düzenlemeler, yatırımcıların maliyetlerini doğrudan etkileyerek, altın ticaretinin geleceğini yeniden şekillendirecek.
2030'a Kadar Beklenen Değişiklikler
İslam Memiş'in öngörülerine göre, 2030 yılına kadar Türkiye'deki perakende kuyumculuk sektörünün %80'inin kapanması bekleniyor. Gelecekte, fiziki altın alım-satımı sadece büyük kurumsal firmalar ve zincir marketler aracılığıyla gerçekleştirilecek. Küçük dükkanların ise yalnızca belirli altın türlerini satmasıyla sınırlı kalacağı düşünülüyor. Bu durum, büyük kuyumcu vitrinlerinin yerini küçük esnafa bırakmasına neden olacak.
İnsansı Robotların Geleceği
Altın piyasasındaki değişimlerin yanı sıra, jeopolitik gerilimlerin ve ekonomik belirsizliklerin de ortaya çıkması bekleniyor. Gelişen teknolojiler ile insansı robot şekline dönüşen bakıcıların, gelecekte insanların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılacak. İşçi kaynağında yaşanan sıkıntı, özellikle Türkiye'de işgücü ihtiyacını artırıyor. Farklı ülkelerden gelen işçiler, Türkiye’nin iş gücü piyasasına katılmak için buraya göç ediyor.
Önümüzdeki yıllarda Türkiye, dünya genelinde birçok ülke için fırsat kapısı haline gelecek. Bu durum, insanların geçmişte sahip olduğu toprakları terk etmesine ve geri dönme arzusuna neden olacak, dolayısıyla köylere dönüş rekabet etme gücünü artıracak.